Bir gün genelevin kapısında zarzor ayakta duran ve her yanı zangur zungur titreyen yaşlı bir dede belirir. Bir elindeki bastonu ile Patronice' ye doğru yürürken durmadan titremekten neredeyse yere yıkılıp düşecektir:
- Bana beş tane hatun ver, Patroniçem, der.
- A-a, dedeciğim diye merakla atılır kadın. Diğer güzellerde dedenin etrafını sararlar. Bu yaşta ne yapacaksın sen beş hatunu, dedeciğim. Benim kızların teki bile sana fazla gelir. Ölür kalırsın valla.
- Sen ne yapacaksın, patroniçem der titreyen dede. Parası ile değil mi bu? Ver sen bana beş hatunu.
Dediği gibi olur dedenin. Beş hatun ile birlikte girerler odaya. Dede, içlerinden en güzeline dönerek, sen soyunup yat bakalım şu yatağa der. Diğerlerine de üstünü başını çıkarttıktan sonra, biriniz sağ kolumdan, biriniz sol kolumdan tutsun der. Diğer iki hatuna da bacaklarından tutmasını söyler. Böylelikle dede hem ayakta durmakta, hem de titremesi durmuştur.
- Yaklaştırın beni şimdi şu yatağa, der. Bacaklarını bir güzel açmış yatakta ki kadına iyice yaklaştıktan sonra da, bırakın beni şimdi, der. Bırakın...
Ve dede titrer de titrer...
|