WWW.FIKRA.GEN.TR



  Kervan


Dört gündür develeri ile tek başına yol süren kervanın biri nihayet bir oase de mola verir. Çölün sıcağını biraz olsun serinletmek için güzelce bir yıkanıp sonra palmiyeler altında şöyle bir uzanır. Yorulmuş olan develer de dinlenmekte ve aheste aheste geviş getirmektedirler.
Bizim genç kervancı biraz kendine gelince develere kötü kötü bakıp niyetini iyice bozar. Bu çöl ortasında nasıl olsa ne gören, ne de duyan olacaktır ama kendinden iki boy yüksek olan deveyi nasıl edip de becereceğini de iyiden iyiye düşünür.

Aklına gelen bir fikir ile deveyi palmiye ağacın altına kadar çeker ve sonra da ağacın dalından sallanarak bir güzel işini bitirir. Tabii bu işi yapar yapmaz da hemen aklı başına gelir. Binpişman olup çarçabuk abdestini alıp namaza durur.

-Aman Allahım, ben ettim, sen etme, diye dövünür. Ben hangi lanete uydum da yaptım bu işi... ben nasıl şeytana uydum da, ben nasıl şeytana kandımda... derken birden şeytan bunun yanında beliriverir.

-Ulan be adam! der Şeytan. Ben şeytan olduğum olalı çok halt karıştırdım ama şimdiye dek ağaçtan sallanarak bir deve becermedim. Bunu sakın ve sakın olada benim üstüme atma.



  www.fikra.gen.tr