WWW.FIKRA.GEN.TR



  Küs Kokan Kamelyalar


Biliyorum ki gittiğinde vakit, şafak olacaktı;
gelişin de zaten sabaha karşıydı..

Bir; İstanbul kalmış sol yanımda,
bir de bedenim gibi boş çuvallar omuzlarımda...
Pişmanlık, ufalan bir duygu değilmiş,Nar Bülbülüm!
Çarpıp durdukça kayalara, ayaklarıma sadece çakıl taşları düşer,
içimde bir yumru büyür, ulu dağlar çağlar ağladığımda...

Gölge oyunu mudur bu?
Saatteki çizgiler dans ederken dudak kenarlarımda,
zaman, bir uçurtmanın ucundaki çocuk olur,
baş harflerimizi saklar, irisinden tüten dumanda
ve patikada tek başına yürüyen o adam!
gölgesinden kaçarken,
ne kadar tanıdık bir sevda sürükler değil mi ardında? ...

Biliyorum ki; acı, karanlık ve şafak bir arada bulunurlar,
gün doğduğunda gölgelerle beraber yok olurlar..

.....

Hayat, benim tuttuğum yerlerinden incelmeye başladığında,
duyabilmek için feryadını avuç içlerimin,
es verir notalarına dinlediğim aryalar...
........Pus bakışlım! ! Sus yüreklim!
Yüksek sesle tekrar edemedik adam gibi!
Oysa ki önemliydi bu son provalar...

Şimdi,
bir; kartallar yere indiğinde,
bir de; sen bu şehre girdiğinde,
Biliyorum ki, hüzün siner yapraklarına, küs kokar kamelyalar.....

Ozge Unal





  www.fikra.gen.tr