WWW.FIKRA.GEN.TR



  Hem inatçı hem salak


Karadeniz sahilindeki bir kahvede, inatçılık şampiyonası düzenlenmiş. Üç müsabık ortaya çıkmış, başlarından geçen birer olayı anlatıp kahve sakinlerinden şampiyonu seçmesini istemişler.

Birinci müsabık:
-Bir akşam, işten eve döndüm ve kapıyı çaldım, hanım 'kim o?' diye sordu. Kim olacak, bu saatte kapıyı başka kim çalar ki! Kızdım. Ben çaldım kapıyı hanım yine aynı soruyu sordu. Sabaha kadar ben çaldım, o yine aynı soruyu sordu. Ben de inadımdan 'aç benim' demedim. Sabah olduğu için de tekrar işe gittim...

İkinci müsabık:
-Ağrıyan dişimi çektirmek için dişçiye gittim. Dişçi, hangi dişimin ağrıdığını sordu. Madem, koskocaman dişçi, ağrıyan dişimi o bilsin diye inat ettim. Dişçi, bütün dişlerimi çekti, sıra ağrıyan dişime gelince, yine ağrıdığını söylemedim ve ağzımda, tek diş, bu inadımdan kaldı...

Üçüncü müsabık, "Evlendiğim ilk gece hanım, bana dokunmamamı söyledi. Benim de inadım tuttu, aradan 17 sene geçti daha dokunmadım" deyince,

jüri başkanı, "Ama senin üç tane kocaman çocukların var, nasıl olur" şeklinde sorunca,

üçüncü müsabık: -İnadımdan onların bile nasıl olduğunu sormadım...



  www.fikra.gen.tr