Doğudaki bir sakin köyde bir karı koca yatmaya hazırlanmışlar. adam çok rahat uzanırken yatağına kadında saklamak için dişlerini bile sıkacak derecede bir gerginlik ve korkuyla karışık bir heyecan varmış halbuki. Çünkü kadının başka bir sevgilisi varmış ve o gece artık sevgilisiyle kaçacak ve köyden ayrılacaklarmış.
Neyse gece olmuş kadın uyanmış sessiz sessiz fısır fısır giyinmiş ve ayakkabılarını kapmış kapıyı kapatmış onu bekleyen sevgilisiyle buluşmuş. ardından haldır haldır kaçmaya başlamışlar. etrafta kimse yokmuş ama bunlar sanki bir ordudan kaçarmış gibi nefes nefese koşuyorlarmış, yıldırım gibi. evet in cin top oynuyormuş etrafta kimse yokmuş ama onları takip eden bir şey varmış: kan davası, namus belası. nasıl kaçmasınlar ki eğer köyde yakalanırlarsa töre yüzünden bir kurşuna bu iki sevgilinin kurban gitmeleri o kadar aşikarmış ki o yüzdenmiş bu korkuyla dolu ecel kaçışları.
Köyden epeyce bir uzaklaştıktan bir müddet sonra kadın aceleyle giydiği ayakkabısını çıkarıp düzgünce giymek ve yol boyunca ona batan, onun ayağını rahatsız eden şeyi çıkarmak için durmuş. kadın ayakkabısınndaki garip durumu düzeltmek için ayakkabısını çıkardığında ayakkabının içinde bir minik zarf görmüş. korkuyla açmış bakmış ve içinde bir tomar parayla karşılaşmış. kocası karısının başka birisini sevdiğini biliyormuş. kocası hep kadını sevmiş allah var karısı da ona hep iyi davranmış, onu yıkamış ona yemek yapmış, onun evini çekip çeviren varlık olmuş. bundan dolayı kocası "bu kadın benim yıllarca kahrımı çekti" diyerek ona kaçmaları kolay olsun ve mutlu olsunlar diyerek karısının o gece ayakkabısının içine yüklü bir miktarda para iliştirmiş.
ßu adamı tanıyoruz hepimiz. bu adam kim miymiş? o vefalı koca aşık veysel miş.
|