Emeklilik sınırına dayanan Memur Temel, yolda ayni işyerinden birkaç ay önce emekli olan arkadaşı Dursun ile karşılaşır.
TEMEL:Ula Dursun..Nasılsun?.Eyimi- sun?..Emeklilik nasıl gidiyii?..
DURSUN:Çok iyi gidiyii..Hayatimın ikinci paharını yaşıyrum..
TEMEL:Nasıl olii bu.?..
DURSUN:Gece penum karuya hadi diyuyrum..Bir..İki..üç..dört..ohh..
dünya var imiş..
TEMEL:Hiç dinlenmeden mi.?..
DURSUN:Haçan her muameleden sonra bir soluk aliyrim da..
Dursundan ayrılan Temel, eve yollanır.Aklı Dursunun söylediklerinde kalmıştır.Kendi kendine''Ha bu Dursun benden yaşli..o dört vuruyi ise bende vururim.''deyip,gece Fadimenin üstüne biner..Ha bakalım-de bakalım birinci seferi zorla halleder.Fadime arkasını dönünce Temel kızar:Bana bak karu..Bu gece uyumak yok..Dinlenip dinlenip yapacağum senü...
Temel dinlenir;İkinci...Biraz daha dinlenir;Üçüncü..biraz,biraz daha;dördüncü...
Ertesi sabah işe geç kalmıştır.
Soluk soluğa iş yerine gelir. Merdivenlerde müdür hiddetle bağırmaktadır:
-Be adam,nerde kaldın.?..
Temel saatine bakar;onbeş-yirmi dakika gecikmiştir.Müdüre:
-sevcilü müdürim der,bunca senedür çalşıyrim,ha bi kerede yirmü dakkacık geç kalmayı bana çok görme da..
Temelin bu savunması karşısında şaşıran müdür daha da hiddetlenir:
-Ne yirmi dakikası kardeşim..ondan geçtik;Pazartesi..Salı..Çarşamba...perşembe..Tam dört gündür nerdesin.?..
|