Tass Ajansının muhabiri iki yıllığına Paris'e gönderilmişti.Muhabir, Paris'te herkesin bir otomobili olduğunu görünce, kendi de bir otomobil almaya kara verdi.Doğruca bir Citroen acentasına giderek müdürle görüşmek istediğini söyledi.
_Muhabir, Ben iki yıllığına Paris'e geldim.Bir otomobil almak istiyorum, ama yabancı olduğum için elimde otomobil satın alma müsaadesi yok.
_Müdür Bizde böyle bir müsaadeye lüzum yok.Yeter ki paranız olsun, hangi modeli beğenirseniz, alabilirsiniz.
_Muhabir hemen gidip bir araba seçti.Paraları saydı.Fakat bir arzusu daha olduğunu söyledi.Biliyorsunuz, ben yabancıyım.Benzin karnem de yok.Bir miktar benzin rica etsem?
_Hiç önemi yok, dediler ve arabanın deposunu ağzına kadar doldurdular.
_Fakat muhabir yine ezilip büzülüyordu.Birşey daha sormak istiyorum.Benim memleketinizde seyahat etmek müsaadem de yok...
_Zararı yok, diye cevap verdiler.Arabanıza atlayın canınız nereye gitmek istiyorsa, oraya gidin...
O zaman Rus muhabirinin başını ellerine alarak şöyle mırıldandığı duyuldu:Aman Allahım, ne başıbozuk memleket!
|