Bir devlet dairesinin büyük bir odasında 8-10 memur çalışırmış. Bunlardan iki tanesinin masaları karşı karşıya olmasına rağmen
senelerden beri hiç birbirleri ile konuşmamışlar, tanışmamışlar.
Memurlardan biri saat tam beşte önündeki bütün dosyaların muamelesini bitirir ve çıkıp giderken diğer memur önündeki dosyaların işi bitmediği için hep geç kalırmış.Bu böyle senelerce sürüp gitmiş.
Bir gün dehşetli bir kar fırtınası başladığı için kimse daireden çıkamamış. Bütün gece orada kalmak zorunda olduklarını anlayan memurlar dışarıdan kebap, lahmacun, rakı getirtip eğlenmeye başlamışlar.
Masaları çok yakın olduğu halde birbiri ile hiç konuşmayan iki memur alel acele kurulan rakı masasında da yan yana düşmüşler.Bir tanesi kadehini kaldırıp
-'Yahu arkadaş bu kadar senedir hiç konuşmak kısmet olmadı. Haydi şerefe!' demiş.Öteki de
-'Şerefe arkadaşım' deyip mukabele etmiş.Kadehi ilk kaldıran
-'Arkadaşım senelerden beri konuşmadık. Bari bundan sonra arada bir iş bitince beraber çıkalım, köşedeki meyhanede bir iki kadeh çekelim'demiş. Öteki memur
-'Çok iyi olur ama benim işim sizinki gibi saat 5 te bir türlü bitmiyor. Siz nasıl oluyor da işiniziz tam zamanında bitirebiliyorsunuz?' diye sormuş.
Öbürü cevap vermiş : -'Kimseye söylemiyeceğine dair söz verirsen sana bir sırrımı açıklayacağım' demiş ve anlatmaya başlamış
-'Bana karışık, içinden çıkılması zor olan bir dosya getirdikleri zaman üstüne 'Ahmet bey'e havale' yazıp kaleme geri gönderirim. Senelerce önce 'Nasıl olsa bu koca bakanlıkta bir Ahmet bey vardır' diye düşündüm ve haklı çıktım. Şimdiye kadar havale ettiğim
dosyaların hiç biri bana geri gelmedi.'
Öteki adam ayağa kalkmış, elini uzatmış ve
-'Galiba artık tanışmamızın zamanı geldi, bendeniz Ahmet' demiş..
|